Kara kaşlı, kara gözlü olsun, yok kumral, ela gözlü olsun, boyu uzun olsun, güzel olsun. Hep gülsün, güne kötü başlasa da, başı ağrısa da, soğuk yağmurda sırılsıklam olsa da hep neşe saçsın. Kızmasın, yorulmasın, sıkılmasın. En önemlisi sadece benim çocuğumla ilgilensin.
Peki, tüm bunlar gerçekçi mi? İyi öğretmen nedir, neye benzer? Bilginin, akademik yeterliliğin, teknolojiyi kullanmanın ötesinde bir öğretmeni iyi yapan nedir?
Şimdi bu sorulara cevap arayalım:
- Bir çocuk ne ister en iyi o bilmeli. Çocuk, istekleri karşılanmadığında neler hisseder, dinlenmediğini, ciddiye alınmadığını düşündüğünde nasıl içine kapanır, güvensiz hissettiğinde, anlamadığı bir konu olduğunda sormaktan nasıl çekinir, okul bahçesinde neler olur hepsine hakim olmalı. Öğrenciyi kötü hissettiren her ne varsa; arkadaşlarıyla kolay iletişim kuramayanları, birlikte oyun oynayamayanları, bahçede yalnız kalanları erkenden fark ederek önlem almalı. Bunların hepsini bir zamanlar çocuk olduğunu unutmadığında hissedebilir, anlayabilir. Ancak bu şekilde çocuk kalbine dokunabilir.
- Çocuk okula adım attığında ailenin koruyucu ortamından ilk kez dışarı çıkar; farklı yetenekleri olan yaşıtlarını görür ve ister istemez kendini kıyaslar. Kimi okumayı hızlı sökmüştür, kimi hızlı koşar, diğeri çok güzel resim yapar. Eğer ilgilenilmezse bu farklar kimi çocukta yetersizlik duygusu yaratarak derin yaralar açabilir. İyi öğretmen öğrenciye ulaşabilmeli, öğrenmeye motive etmeli, özgüvenini canlı tutmalı, okulda kendini mutlu hissettirmeli ve zayıf yönlerini geliştirmeli. Her öğretmen, öğrenciyken hangi öğretmenini çok severdi ve neden, hep hatırlamalı…
- Sezgileri kuvvetli olmalı. Sınıfını iyi tanımalı, enerjisini hissetmeli. Şöyle gözünün ucuyla bir baktı mı kim ne yapıyor görmeli, dikkati hemen kendine çekmeli. Diyelim ki sınıf kıpır kıpır veya tatsız bir huzursuzluk var. Duraksamamalı, hemen dersi durdurmalı. Sandalyesini sınıfın ortasına getirmeli, oturmalı, öğretmenlerini izleyen sınıfın sessizliğini fırsat bilerek “Neyiniz var?” diye sormalı. “Haydi, anlatın bana, kaç kişiysek o kadar çözüm bulacağız şimdi, izleyin de görün” demeli.
- Sevginin karşılıksız olanına sahip olmalı öğretmen. Kalbinde sevgi taşıyan öğretmenin öğrencileri de sevgiyle büyür, büyüyünce sevgiyi dağıtır. Çünkü sevgi sonsuzdur ve paylaşıldıkça çoğalır.
- Her günün sürprizlerle dolu olduğuna inanmalı, her gün ilk günmüş gibi başlamalı. Tabi ki deriiiiiin nefes alarak ya da içinden ona kadar sayarak. Minik ellerin hazırladığı kâğıttan bir kalbi “Öğretmenim sizin için yaptım” diyerek veren öğrencisinin heyecanına ortak olmalı, bununla tüm yorgunluğunu unutmalı. İşte tam bu anda mutluluk sarmaz mı her yeri?
Pekiii ben kim miyim? Sezgilerine güvenen, sevgiyle büyümüş, çocuk kalmayı başarmış ve her şeyin farkında olan, durmadan kendini geliştiren, öğrencilerini sımsıkı ve kocaman kucaklayan İSTEKLİ bir BELDE öğretmeniyim.