Ülkemizde Demokrat Parti; büyük bir halk desteğiyle iktidara gelmiştir. Üstelik bu dönemde sözde 2. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkilerinin izlerini silmek, aslen ise giderek komünizme sıcak bakmaya başlayan Avrupa ülkelerini kalkındırmak için Marshall Yardımları başlamıştır. Marshall yardımları Türkiye’de tarım konusunda büyük gelişmeler yaşanmasına neden olmuştur. Bütün bunların üst üste gelmesiyle halk Demokrat Parti iktidarını desteklemiş ve savunmuştur. Bu nedenle 1950’li yıllar Türkiye mizah tarihi açısından, özellikle iktidara muhalif olan kanat için pek de kolay zamanlar olmamıştır. Bu dönemde mizah dergilerinde yazılar azalmış, karikatürler ve yorumsuz resimler artmıştır. Bu yıllarda yeniden basılmaya başlanan Akbaba dergisi geçmişinde de görülen iktidar yanlısı tutumunu sürdürmüştür. 50’li yıllar ayrıca Türkiye mizah dergileri tarihi içinde mizahın hemen hemen tamamen politik içerik taşıması durumunun değiştiği yıllardır. Tef ve Dolmuş dergileri kimileri tarafından suya sabuna dokunmamakla eleştirilseler de dönemin siyaseti bir yana bırakıp toplumsal yaşamı konu edinen dergileridir. Siyasetin bu denli hareketli olduğu bir ortamda apolitik ve hicivden uzak yayınların ne kadar faydalı olduğu ise bir tartışma konusudur. Deve ve 41,5 dergileri yine aynı dönemde çıkan dergilerdir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi 1950-1960 yılları arasındaki dönemde mizah dergilerimizde yazılar azalmıştır, ancak ülkemizde mizah yazarlığı yükselişe geçmiştir. Bunun başlıca nedenleri Garip akımıyla beraber usta yazarların daha sade bir dilde yazmaya alışarak mizah yazarlığına daha uyumlu hale gelmeleri ve ülke çapında okuma yazma oranının yükselmesi gösterilebilir. Bir diğer ilginç durum ise yine bu dönemde o zamana kadar farklı sanat dallarında eserler vermiş önemli sanatçılar olan Haldun Taner, Orhan Kemal gibi isimlerin de mizah yazarlığına yönelmeleridir. İsimleri Türkiye mizah tarihi sayfalarına altın harflerle yazılmış ve hala silinmemiş olan Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz gibi mizah yazarları da bu dönemde yükselişe geçmiştir. Aziz Nesin Zübük’ü işte bu dönemde çıkarmıştır.
27 Mayıs 1960 darbesi Türkiye’deki mizahi ortamı da tamamen değişmiştir. Kuruluşundan itibaren iktidarda kim veya hangi görüş varsa onun yanında olmayı adet edinen Akbaba dergisi; iktidardan düşen Demokrat Parti’den desteğini çekmiş ve partiyi eleştirmeye başlamış, ancak büyük bir kesim tarafından samimiyetsizlikle suçlanmıştır. Darbe sonrası Türkiye mizah dergileri için genel olarak söylenebilecek iki özellik mevcuttur. Bunlardan biri; nispeten özgürleşen siyasi ortamda mizahın yumuşadığı ve durgunlaştığıdır. İkinci ve en önemli özellik ise 1960 Anayasası’yla ülkede sanayileşmenin, dolayısıyla işçileşmenin hızlanması, sınıf çelişkilerinin ortaya çıkması, işçi ve işveren örgütlerinin kurulmaya başlanmasıyla Türkiye mizah tarihi içinde ilk kez ağırlıklı olarak sınıf temelli mizah yapılmaya başlanmasıdır. 1960’larda pek çok Türk mizah yazarı ve çizeri yurtdışında ödüller kazanmışlardır. Ancak kendi ülkelerinde aynı değeri maalesef görememişlerdir. Bunun sebeplerinden biri de işçileşmeye başlayan toplumun büyük kısmının değil mizah dergilerini, tek bir gazeteyi bile okuyacak zaman bulamamasıydı. Mizah giderek küçük burjuva sınıfına hitap eder hale geliyordu. 1969 yılında Aziz Nesin’in çıkarmaya başladığı Ustura dergisi dahi yayıncısı ve yazarları muhalif isimlerden oluştuğu halde sade bir mizah anlayışı sergiliyor, hiciv sanatına oldukça az yer veriyordu. Bu derginin yazar ve çizerleri arasında Sait Faik, Haldun Taner, Rıfat Ilgaz, Ömer Seyfettin, Burhan Felek, Suavi Süalp, Eflatun Nuri, Mıstık, Necmi Rıza, Zeki Beyner, Suat Yalaz gibi isimler göze çarpmaktadır.
Türkiye mizah dergileri tarihi için köşe taşlarından sayılan Gırgır dergisi 1972 yılında Oğuz Aral yönetiminde çıkmaya başlamıştır. Gırgır dergisi kendisinden önceki yayınların düştüğü hatalara düşmemiş, hem siyaseti hem de sosyal hayatı harmanlayarak sayfalarında takipçilerine sunmuştur. Bu başarısıyla Gırgır döneminde dünyanın en çok satan üçüncü mizah dergisi olmuştur. Oğuz Aral’ın efsane karakteri Avni’de Gırgır dergisinde yayınlanmaya başlamıştır. Günümüzde severek takip ettiğimiz pek çok mizahçı Gırgır kadrosunda bulunmuş, onlardan bir veya birkaçını tanımış veya etkilenmiştir. Gırgır’ın mizahçılarından olup günümüzde hala mizah sanatçılığına devam eden isimler arasında Atilla Atalay, Latif Demirci, Galip Tekin, Mehmet Çağçağ, Metin Üstündağ, Tuncay Akgün gibi pek çok tanıdık isim vardır. Başta bu isimler olmak üzere tüm mizah camiası tarafından Oğuz Aral her zaman hatırlanmakta ve saygıyla anılmaktadır. Aynı dönemde çıkan dergiler arasında Salata, Çarşaf, Fırt ve Mikrop kayda değerdir. Gırgır’da dahil olmak üzere dönemin mizah dergileri arasında inkar edilemez bir rekabet söz konusudur. Özellikle Mikrop dergisi kadrosu ve takipçileri Gırgır’ı ve Gırgır’cıları yeteri kadar politik olmamakla eleştirmişlerdir. Hatta Gırgır’dan bir yazar; kadronun bir kısmını da yanına alarak Mikrop Dergisi’ne geçmiştir. Bu durumun siyasi nedenleri olmakla birlikte Oğuz Aral’ın mükemmeliyetçi ve otoriter bir yönetici olmasının da etkisi olduğunu söylemek gerekir. Ancak bu durum onun ne kadar değerli bir mizahçı olduğu ve Türkiye mizah tarihi sayfalarına adını nasıl altın harflerle yazdırdığı gerçeğini elbette ki değiştirmemektedir.